Küllerinden yeniden doğan Gorki Park

‘Bu yaz Gorki Parkı’na gittiniz mi?’ Moskova’lılar bu soruyu birbirlerine gittikçe daha sık soruyorlar. Madem parkın 85 yıl önce inşa edilmiş olduğu ve hayatı boyunca, en az on kere bu parka gitmemiş bir Moskova’lı dahi olamayacağı biliniyorsa bu soru neden şimdilerde daha sık soruluyor olabilir? Mesele Moskova’lıların bahsettiği parkın “tanınmayacak kadar yenilenmiş” olmasından kaynaklanıyor. Bir zamanlar Moskova’nın kültür hayatının merkezi olan, nam-ı diğer “Park Kulturı”, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra çekiciliğini ve huzur ortamını kaybetmişti. Köhnemiş lunapark çalışıyordu, ancak Gorki Park, Rusların ekonomide, politikada ve kafa yapısındaki kargaşanın bir yansıması haline gelmişti. Aman zaman geçiyor, değişim sürüyor, Moskova neredeyse Sovyet mirasının izini taşıyan elbisesini çıkardı ve yavaş yavaş yeni ve moda olan kıyafetlere bürünmeye başladı. Nihayet sıra başkentin en önemli parkına da geldi. Park yeni bir çehreye, yeni bir kostüme ve nihayet yeni bir kafa yapısına kavuştu. İşte bu ünlü park 85. kuruluş yıl dönümünü böylesine yenilenmiş bir şekilde kutluyor. Parkın tarihine bir göz atmaya ne dersiniz?

Gorki Park’ın kökleri Neskuçnıy Bahçesi’nde yatar. Bu bahçe şimdi parkın bir parçasıdır. Bir zamanlar ise burada Moskova’lı knyazların, kontların malikaneleri bulunurdu. Bu arazinin önemli bir bölümü Kont Orlov-Çesmenskiy’e (yeri gelmişken belirtelim, kont ikinci soyadını Çeşme koyunda, Türklere karşı elde edilen deniz zaferinden dolayı almıştır) aitti. Sanayici Demidov bu bahçeyi gerçek bir ‘nadir bitkiler’ hazinesi haline getirmek istemişti. Burada kuzey çamları, güney palmiye ağaçları yetişirdi, sonradan ise kuşlar da bahçeye salıverilmiştir. Parkta bir açık hava tiyatrosu inşa edilmişti ve Avrupa’lı müzisyenler burada konserler verirlerdi…

1917 Devrimi’nden sonra bahçe bakımsız kalmıştır. Ancak on yıl sonra bu arazi tekrar hatırlandı ve işçilerin ve köylülerin istirahat etmesi, ayrıca çocukların eğitimi için bir dinlenme parkı haline getirilmesine karar verildi. Park Neskuçnıy Bahçesi’nin hemen yanında kuruldu. Parkın boyutları sadece sıradan Sovyet emekçilerinin değil yabancı uzmanları da hayran bırakmıştı. Burada her şey vardı: kültürel sergi pavyonları, konser alanları, tenis kortları, çocuklar için oyun odaları ve lunapark. Disneyland ve benzeri tesisler daha Amerika’da bile inşa edilmemişlerdi o zamanlar, bu nedenle de park gerçekten de eşi olmayan bir yer haline gelmişti.

‘Raboçaya Moskva’ (Çalışan Moskova) gazetesinde bir ilan yayınlanmıştı o zamanlar: «Parkın yöneticisi yoldaş Lebedev muhabirimize yaptığı açıklamada parkın 12 ağustos Pazar günü saat 12.00’de açılacağını bildirdi. Birinci gün giriş ücretsiz olacak, bundan sonra ise giriş ücreti 10 kapeyka olarak uygulanacak. Bunun dışında sezon gününden başlayarak elli kapeyka karşılığında abonman çıkarılacak ».

Gazeteciler hayranlık içinde parkta örme koltuklarda rahatça kitap okunabilecek kitap okuma yeri olduğunu, futbol, basketbol ve hentbol oynamak için nasıl güzel sahalar olduğunu, nasıl çocuk odalarının, restoranların ve fast food noktalarının çalıştığını yazıyorlardı. Sinema gösterimleri, konserler, kıyıda ve Neskuçnıy Bahçesi’nde gezinti herkesi hayran bırakan etkinliklerdi.

1929 yılında parkın müdürlüğüne Betti Glan getirilir. Glan, parkın yönetimini sekiz yıl boyunca yürütmüştür ve bu dönem, tarihe ‘Gorki Park’ın Altın Çağı’ olarak geçmiştir. Glan’ın müdürlüğü zamanında parka ünlü Sovyet yazarı Maksim Gorki’in adı verilmiştir ve parka resmen ‘Mutluluk Fabrikası’ denmeye başlanmıştır. Park, burada sinema çekimleri yapılmıyor olsa da Hollywood’a verilen Sovyet cevabı idi. O yıllarda SSCB’ni ziyaret eden tüm yabancı yazarlar, gazeteciler, sinemacılar hatıralarında daha önce görmedikleri bu park hakkında yazmışlardır.

Betti Glan’ın ilk giriştiği işlerden biri ‘Çalı Bölümü’ adını taşıyan pavyonun rekonstrüksiyonu oldu. Bu çalışma Brezilya’lı sanatçı Rodrigo Dacosta tarafından yapıldı. Pavyona bir sinema salonu yerleştirildi, bu salon tüm SSCB için bir kült haline gelmiştir. Sovyet sinemasının yeni eserleri ilk defa burada gösterilirdi. Yapı 1942’de atılan bir Alman bombası ile tahrip edilmiştir. Betti Glan, parka yeni lunapark araçları yerleştirilmesine de öncülük etmişti. Atlıkarınca, dönmedolap, salıngaçlar bunlar arasında idi. Ancak en önemli eğlence aracı Moskova Nehri kıyısında kurulmuş olan, 36 metrelik kule idi. İnsanlar özel yastıklar üzerinde, spiral yol üzerinden kayarak aşağı inerlerdi. Parkta hem çocuklar hem de büyükler için etkinlikler düzenlenirdi: «kültür kombinası», «bilinç değiştirme fabrikası», «yeşil üniversite» gibi. Bir zamanlar Neskuçnıy Bahçesi’nde çalışan açık hava tiyatrosunun ‘torunu’ olan Yeşil Tiyatro açılmıştır. Tüm bunların fikir anası Betti Glan idi. O zamanlar birçoklarının başına geldiği gibi Glan 1937’de NKVD (KGB’nin öncülü) emri ile tutuklanmıştır. Glan, Stalin kültünün aşılmasına kadar hemen hemen 15 yılını hapislerde geçirmiştir. Glan özgürlüğe kavuştuktan sonra sevdiği parkın yönetimini nasıl yaptığını yazmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile Moskova sürekli olarak hava bombardımanı tehdidi altında yaşamaya başlamıştır. Tiyatroların, okulların ve diğer kurumların çoğunluğu faaliyetlerini durdurmuştu. Ancak Gorky Park bunlar arasında değildi. Bombaların hemen hemen tüm heykellerini ve yapılarını tahrip etmiş olmasına rağmen burada etkinliklere devam edilmiştir. Doğrusunu söylemek gerekir ise şimdi konu biraz farklı idi: Burada nasıl el bombası atılır, tüfekle atış yapılır, alev bombaları nasıl söndürülür gibi eğitimler verilirdi…

Parkın yeniden inşaası uzun zaman almıştı. Fıskiyeler, çiçek bahçeleri ve sergi salonları yeniden meydana getirilmişti. Restore edilen binaların yanında yeni binalar da inşa ediliyordu. Zaferin en büyük simgesi, parkın girişinde yapılan zafer takı olmuştur. Zafer takı 1955’de inşa edildi ve hemen yeni mimarinin şaheseri olarak kabul edildi. Ayrıca parkın en romantik yeri olan gözlemevi inşa edilmişti. Sovyet gençleri arasında kız arkadaşını buraya getirmek, teleskopla uzaklardaki bir yıldızı aramak ve bunu sevdiğine hediye etmek çok moda idi. Gözlemevi şimdi de çalışıyor. Burası geçtiğimiz yıl tamamen yenilendi.

Böylece park Moskova’nın sembolü haline gelmiştir. Buraya kurulan büyük dönmedolap parkın çehresine son şeklini vermiştir. Bu dönmedolaptan bütün Moskova’yı görmek mümkündür. Dönmedolabın kendisi de hemen hemen her yerden görülebiliyordu. Bu nedenle kameralar Moskova’nın genel manzarasını çekerken sinema karelerinde çok sık karşımıza çıkar. Geçtiğimiz yıllarda gösterime giren Rus fantazi filmi ‘Noçnoy Dozor’da (Gece Bekçisi) dönmedolap yerinde çıkarak Moskova sokaklarında yuvarlanmaya başlar, önüne çıkan her şeyi ezip geçmektedir.

Park çok sık bir şekilde sanatsal ilhamlara da kaynak olmuştur. Popüler Sovyet filmi ‘Sirk’te anlatılan olaylar ilk Sovyet Sirki Şapito’da geçer. Parkta ‘Moskova’da dolaşıyorum’ filminin kahramanları dolaşır. Park daha birçok filmde de karşımıza çıkar. Parkın adını perestroyka sonrası dönemde kurulan bir rock grubu almıştır: ‘Gorky Park’. Bu grup batıda Rusya hakkındaki şarkıları İngilizce icra ederek ün kazanmıştır. Park birçok yazarın eserlerinde de karşımıza çıkar.

Perestroyka’dan sonra park yavaş yavaş yok olmaya doğru gitmekteydi. Önce özel bir şirket tarafından kiralandı, çocuklar için çok sayıda lunapark eğlence tesisleri kuruldu. Sanki parkın kurtulmak için şansı var gibiydi. Ancak radardan gelen mutluluk dolu haykırışların yanı sıra gittikçe yok olan gerçek parkın da ağlama sesi duyulmaktaydı. Kıyıya yerleştirilen uzay aracı ‘Buran’ bile bu hüznü kuvvetlendirmekteydi. Çünkü bu hiçbir zaman uzaya gidemeyecek bir maket idi.

Ancak Gorki Park’ın yeniden ayağa kalkması kaderi idi. Bunun için 2011 yılına kadar beklemek gerekmişti. İşte o zaman park kapatıldı. Birçok Moskova’lı şaşkınlık içindeydi. Artık burada lunapark bile yoktu. Gerçekten de lunapark demonte edilmişti. Bunun yerine birkaç hektarlık boş bir arazi kalmıştı. Hummalı bir çalışma sürmekteydi…

Birkaç ay içinde park tamamen yeni bir çehreye kavuştu. Fıskiyeler, dizayncılar tarafından yaratılan bahçe mobilyaları, ekokulüp, uğraşı alanları, plajlar, spor tesisleri, kafeler, restoranlar, galeriler, bisiklet ve tekerlekli paten kiralama noktaları, muazzam bir buz pateni parkuru ortaya çıkmıştı. Değişik kulüp ve kurumlar tarafından her gün sayısız etkinlikler düzenlenir olmuştu: danslar, yarışmalar. Yazlık sinema açılmıştır. Yeni Gorki Parkı, tıpkı 85 yıl önceki gibi ana işlevini yerine getirmeye başlamıştır. Burası sadece dinlenmek için değil, yeni bir şeyler öğrenmek için, kendi kendini eğitmek, fiziksel antrenmanlara katılmak ve ilginç insanlarla tanışmak için gidilen bir haline gelmiştir. Bundan birkaç yıl önce parka ilgi bile gösterilmezdi. Bugün, yine görülecek, gidilecek bir yer olmuştur.

En üzücü olan, şehirde herkesin sevdiği bir yerin ya da binanın düşmanların elinden, düşen bombalardan, yangından ya da depremden dolayı değil insanların unutmasından, ilgilenmemesinden dolayı yok olması. Ancak o yer ya da bina yeniden hatırlandığında, özenli ellere geçtiğinde ve yeniden küllerinden yaratıldığında bu olay insanın bir o kadar hoşuna gidiyor ve mutluluk veriyor. Gorki Parkı’nın başına da bu geldi. Savaşta yok olmadı, çok daha sonra insanların yüzünden oldu bu, daha doğru söylemek gerekirse insanların orada olmamasından kaynaklandı. Yeni nesil ise parkı mezarından kaldırdı ve eskiden çok daha iyi olmak zorunda bıraktı, bu arada 85 yıllık tarihini de unutmadı.

Share Button