Rusya’da yapılan bir araştırma hazır yemek pazarının hızla büyüdüğünü ortaya koyarken, sosyologlar buradan hareketle “tipik Rusyalı vatandaş profili” çıkardı. Araştırmaya göre Ocak-Haziran 2024 döneminde hazır yemek segmetindeki ciro, 435 milyar rubleye (yaklaşık 5 miyar dolar) ulaştı. Bu, 2023 yılına göre %29’luk bir artış anlamına geliyor. Araştırmanın yapıldığı 2017-2023 döneminde hazır yemek pazarında yıllık ortalama büyüme oranı %17 olarak kaydedildi. Bu büyüme trendi devam ederse, yıl sonunda pazarın %38,8 oranında büyümesi ve 1,04 trilyon rubleyi aşması bekleniyor.
Sosyologlar, bu araştırmayı bir başkasıyla birleştirip “günümüz Rusyalısının portresini” çizdi. Yapılan araştırmalar, Rusya vatandaşlarının giderek daha yalnız ve çalışkan bireyler haline geldiğini gösteriyor. Yoğun çalışma temposu ve artan yalnızlık, bireylerin yaşam kalitesini etkiliyor. Özellikle büyük şehirlerde, birçok insanın tüm vaktini işte geçirdiği ve yemek yapmaya vakit bulamadığı belirtiliyor.
Araştırmalar, Rusya’da tek başına yaşayan hane sayısının iki katına çıktığını gösteriyor. 2010 yılında tek odalı evlerde yaşayan insan sayısı 14 milyon iken, bu rakam 2023 yılında 28,5 milyona yükseldi. Bu durum, konut planlamalarını da etkiledi. Yeni yapılan konutlar, yalnız yaşayan bireylere uygun olarak daha küçük mutfaklarla inşa ediliyor.
Yoğun çalışma temposuna uyum sağlamak için birçok işveren, ofislerde hazır yemek otomatları bulunduruyor. Ancak, bu tür yemeklerin uzun vadede çalışanlar için yeterli olmadığı belirtiliyor. Çalışanlar, ev yapımı yemeklerin yerini tutmayan bu hazır yemeklerden sıkılıyor ve evde pişirilen yemeklerin sıcaklığını ve lezzetini arıyor.
Sosyologlar, çalışma koşullarının Rusya’da demografik krizi derinleştirdiğini belirtiyor. Esnek olmayan çalışma saatleri ve yoğun iş temposu, kadınların kariyer yapma çabalarını artırırken, evlenme ve çocuk sahibi olma gibi kararları ertelemelerine neden oluyor. Aynı durum, işini kaybetme korkusuyla yaşayan erkekler için de geçerli.
Demografik krizi çözmek için çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Sosyologlar, işverenlerin iş kanunlarına uyması ve çalışanlara daha insani çalışma saatleri sunması gerektiğini belirtiyor. Bu, yalnızca bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda ülkenin demografik yapısına da olumlu katkıda bulunacak.